Tam yargı davası açılabilmesi için öncelikle ya bir hakkı etkileyici nitelikte idari işlem ya da idari eylemin söz konusu olması gerekmektedir. İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2/b maddesi, tam yargı davasını tanımlarken idari işlem ve eylemden dolayı, kişisel hakları doğrudan muhtel (zarara uğramış) olanlar tabirini kullanmaktadır. Bu kavramlardan anlaşılacağı üzere; tam yargı davası için öncelikle
İdari işlem ve eylem olacak,
Söz konusu işlem ve eylem nedeniyle kişiler zarara uğramış olacak,
İdari işlem ve eylem arasında illiyet bağının bulunması gerekecektir,
Yargı yerinin görevli olması,
Yargı yerinin yetkili olması.
İdari İşlem veya Eylemin Varlığı
Kamu gücünü kullanan idarenin tesis etmiş oldukları idare hukuku bağlamında sonuç doğrudan hukuki işlemlerine idari işlem; idarenin yapmış olduğu davranışa da idari eylem denmektedir. İdari işlem, kısaca idarenin bir irade açıklaması, idari eylem ise bir hareket yapmasıdır.
Kişisel Hakların Zarar Görmüş Olması
İdarenin işlem ve eylemi ile kişilerin haklarının zarara uğraması gerekmektedir. Buradaki haklar, malvarlığına yönelik maddi nitelikte haklar olduğu gibi manevi nitelikte haklar da olabilir. Önemli olan söz konusu idari işlem ve eylem nedeniyle kişinin maddi veya manevi haklarının zarar görmüş olmasıdır.
İlliyet Bağı
Madde metninde “dolayı” dendiği için kişisel haklarının zarara uğraması, idari işlem ve eylem nedeniyle söz konusu olacaktır. Yani söz konusu idari işlem ve eylem ile kişisel hakların zarar görmesi arasında bir bağ söz konusu olacaktır.
Yargı Yerinin Görevli Olması
Tam Yargı davasında genel görevli mahkeme idare mahkemesidir. Vergi mahkemeleri, Danıştay ise özel görevli mahkemelerdir. Kanunda açıkça bu mahkemelerin görevli olduğu düzenlenmedikçe tam yargı davaları idare mahkemesinde açılmalıdır.
İdarenin sorumluluğu gerektiren davaların bazıları adli yargıda görülür. Ancak bunun için de kanunda açık bir düzenlemenin bulunması gerekir. Bunun yanında idarenim haksız fiil teşkil eden eylemlerine karşı açılacak olan davada da adli yargı yerleri görevlidir.
Yargı Yerinin Yetkili Olması
Dava açılacak olan mahkemenin görevli olması gerektiği gibi aynı zamanda yetkili de olması gerekmektedir. Yetkiye ilişkin aşağıda ayrıntılı açıklama mevcuttur.
Bütün bu hallerle birlikte idarenin işlem ve eylemleriyle ilgili sorumluluğu da söz konusu olacaktır.
Tam Yargı Davası Nasıl Açılır?
Tam yargı davaları idari işlem ve eylemlerden kaynaklı zararların giderilmesi amacıyla açıldığı için dava açmadan önce idarenin durumunun saptanması, idare ile uyuşmazlığın belirlenmesi gerekir. İdari eylemden kaynaklı tam yargı davası açmak için idareye başvuru şarttır. Zarar görenin başvurusu üzerine idare bir ön karar alır. İptal işlemlerinde gerek duyulmayan ön karar yani bu amaçla idareye başvurma şartı, eylemden tam yargı davalarında gerek görülmektedir.
İdari Yargılama Usulü Kanunu’na göre idari eylemlerden hakları ihlal edilmiş olanların idari dava açmadan önce, bu eylemleri yazılı bildirim üzerine veya başka suretle öğrendikleri tarihten itibaren bir yıl ve her halde eylem tarihinden itibaren beş yıl içinde ilgili idareye başvurarak haklarının yerine getirilmesini istemeleri gereklidir. Bu isteklerin kısmen veya tamamen reddi halinde, bu konudaki işlemin tebliğini izleyen günden itibaren veya istek hakkında altmış gün içinde cevap verilmediği takdirde bu sürenin bittiği tarihten itibaren, dava süresi içinde dava açılabilir. Ancak, görevli olmayan adli yargı mercilerine açılan tam yargı davasının görev yönünden reddi halinde sonradan idari yargı mercilerine açılacak davalarda, idareye başvurma şartı aranmaz.
Tam yargı davalarında davada taraf olma ve dava açabilme yeteneği yönünden genel kurallar uygulanır. Davacı, idari işlem ve eylem nedeniyle hakkı muhtel olan kişidir. Davalı ise söz konusu zarara sebebiyet veren idaredir.
Tam yargı davaları genel olarak idari yargıda açılır. Bu konuda genel görevli mahkeme (şayet kanunlarda aksine bir hüküm yoksa) idari mahkemeleridir. Ancak, bazı özel kanunlarda belirtilen hususlarda tam yargı davaları doğrudan Danıştay’da ya da adli yargıda da açılabilir. Örneğin 4271 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun “Tapu idarelerinin sorumluluğunu” düzenleyen 1007. maddesinde; “Tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devlet sorumludur. Devlet, zararın doğmasında kusuru bulunan görevlilere rücu eder. Devletin sorumluluğuna ilişkin davalar, tapu sicilinin bulunduğu yer mahkemesinde görülür.” denilmektedir. Kanun maddesinden anlaşılacağı üzere tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlara karşı tapu sicilinin bulunduğu yerdeki adli yargıya başvurmak gereklidir. Bu uyuşmazlık ise idare hukuku ilkeleri çerçevesinde değil medeni hukuk ilkeleri çerçevesinde çözümlenecektir.
Tam yargı davası bir dilekçeyle açılır. Dilekçeler ve savunmalar ile davalara ilişkin her türlü evrak, Danıştay veya ait olduğu mahkeme başkanlıklarına veya bunlara gönderilmek üzere idare veya vergi mahkemesi başkanlıklarına, idare veya vergi mahkemesi bulunmayan yerlerde büyükşehir belediyesi sınırları içerisinde kalıp kalmadığına bakılmaksızın asliye hukuk hakimliklerine veya yabancı memleketlerde Türk konsolosluklarına verilebilir.
Bu yazı bilgilendirme amaçlı olup, hukuki tavsiye veya hukuki mütalaa niteliğinde değildir. Bir dava açmadan önce Bekenbey Legal Hukuk Bürosu avukatlarından hukuki yardım almanız hak kaybı yaşamamanız için önemli ve gereklidir
Comments