İdari sözleşmeler nitelikleri gereği kamu hizmetlerinin görülebilmesi amacı ile bir tarafında idarenin yer aldığı sözleşmelerdir. İdare bu sözleşmelerde hakim taraf olma özelliğine sahiptir ve bu nedenle özel hukuk sözleşmelerinden ayrılır. İdari sözleşmeler ile ilgili konularda çıkan uyuşmazlıklar idari yargının alanına girer.
TAM YARGI DAVASINDA ESASA İLİŞKİN ŞARTLAR
Tam yargı davasının kabul edilebilmesi için, mahkemenin, idareyi kusurlu veya kusursuz sorumluluk ilkeleri gereğince sorumlu tutulması ve ortaya çıkan zararın idare tarafından tazmin edilmesi gerekmektedir.
Kusurlu Sorumluluk İlkesi: İdarenin kusura dayanan sorumluluğuna idare hukukunda “hizmet kusuru” denilmektedir. Hizmet kusuru, idarenin işleyişinde veya yerine getirdiği kamu hizmetinde eksiklik, ihmal veya gecikme yaşanmasıdır.
Kusursuz Sorumluluk İlkesi: İdarenin “kusursuz sorumluluk” ilkeleri gereği tazmin yükümlülüğü. Tam yargı davasında mahkeme öncelikle dava konusu zararın gerçekleşmesinde idarenin “hizmet kusuru” olup olmadığını araştırmalıdır. İdarenin zararın gerçekleşmesinde hizmet kusuru olmadığı tespit edildiğinde, “kusursuz sorumluluk” ilkeleri gereği idarenin sorumlu tutulup tutulmayacağı mahkeme tarafından değerlendirilmelidir. Kusursuz sorumluluk, idarenin sorumluluğuna gidilebilmesi için kusurunun aranmadığı, meydana gelen zarar ile idarenin eylem veya işlemi arasındaki nedensellik bağının ispatlanmasının yeterli görüldüğü bir sorumluluk halidir.
TAM YARGI DAVASI NASIL AÇILIR?
Tam yargı davası, idari işlem veya eylemin özelliğine göre Danıştay, idare veya vergi mahkemesinde açılabilen bir idari dava türüdür. Tam yargı davası açılabilmesi için idarenin eylem ya da işlemi ile oluşan zarar arasında bir illiyet bağı olmalıdır. Tam yargı davasının bir idari işlemden doğan zararın tazmini amacıyla açılması durumunda dava, iptal davası ile birlikte açılabileceği gibi iptal davasının kesinleşmesinin ardından da açılabilir.
İlliyet Bağı: Kişisel haklarının zarara uğraması, idari işlem ve eylem nedeniyle söz konusu olacaktır. Yani söz konusu idari işlem ve eylem ile kişisel hakların zarar görmesi arasında bir bağ söz konusu olacaktır.
Tam yargı davası bir dilekçeyle açılır. Dilekçeler ve savunmalar ile davalara ilişkin her türlü evrak, Danıştay veya ait olduğu mahkeme başkanlıklarına veya bunlara gönderilmek üzere idare veya vergi mahkemesi başkanlıklarına, idare veya vergi mahkemesi bulunmayan yerlerde büyükşehir belediyesi sınırları içerisinde kalıp kalmadığına bakılmaksızın asliye hukuk hakimliklerine veya yabancı memleketlerde Türk konsolosluklarına verilebilir.
TAM YARGI DAVASINDA DAVA AÇMA SÜRESİ
Tam yargı davasının açılabilmesi için kanunda belirlenmiş genel dava açma süresi, idari işlemin tebliğ tarihinden itibaren vergi mahkemelerinde ise 30 gündür. İdari işlemin niteliğine göre farklı kanunlarda farklı süreler de belirlenmiştir. Bu durumlarda özel dava açma süresine uygun hareket edilmesi gerekir. Zarara uğrayan kişi zararı öğrendiği andan itibaren dava açma süresi başlamaktadır. İdari fiilden dolayı zarara uğrayan birey, zararı öğrenmiş olduğu tarihten itibaren en geç bir sene içinde yapılmış olması gerekir. Zarar geç öğrenilmiş olsa dahi bu zararı eylemin üzerinden beş sene geçmiş ise dava açma hakkı düşmektedir.
➢ İlgili merciin başvuru üstüne otuz gün içerisinde bir cevap verme zorunluluğu bulunmaktadır.
Otuz gün içinde zararı giderebilir, bu talebi reddedebilir ya da yanıtsız bırakabilir. Yanıt vermez ise ya da talebi reddeder bu reddin kendisine tebliğini takip eden altmış günlük zaman içinde tam yargı davası açmak söz konusu olabilmektedir. Aynı şekilde yanıtsız bırakır ise zaten reddetmiş sayılacağından ötürü otuz günlük yanıtlama süresinin sona ermesinden itibaren ikinci altmış günlük dava açma zamanı başlar.
TAM YARGI DAVALARINDA ZAMANAŞIMI
İdari bir eylemden zarar görenler tam yargı davası açmadan önce, zarar verici idari eylemi idarenin yazılı bildirimi veya başka şekilde öğrendikleri tarihten itibaren 1 yıl ve her hâlükârda eylem tarihinden itibaren 5 yıl içinde ilgili idareye başvurarak haklarının yerine getirilmesini istemeleri gereklidir.
TAM YARGI DAVASINDA YÜRÜTMENİN DURDURULMASI
Yürütmenin durdurulması; hukuka aykırılık iddiası ile iptal davasına konu olan bir idari işlem hakkında yetkili yargı yerinin dava konusu idari işlemi geçici olarak durdurmasıdır. Yürütmenin durdurulması kararları; idari işlemin iptal edilmesi anlamına gelmemekle birlikte yargılama boyunca işlemin hukuka uygun olduğuna ilişkin karinenin ve aynı zamanda işlemin uygulanmasının durdurulması anlamına gelmektedir. Danıştay veya idari mahkemeler, idari işlemin uygulanması halinde;
Telafisi güç veya imkânsız zararların doğması,
İdari işlemin açıkça hukuka aykırı olması,
Şartlarının birlikte gerçekleşmesi durumunda, davalı idarenin savunması alındıktan veya savunma süresi geçtikten sonra gerekçe göstererek yürütmenin durdurulmasına karar verebilirler. Dolayısıyla yürütmenin durdurulması yalnızca iptal davalarında söz konusu olabilir. Yani tam yargı davası sadece zararın giderilmesini konu edindiği için bu davalarda yürütmenin durdurulması talep edilemez. Ancak iptal davası ile tam yargı davası birlikte açıldığı durumlarda idari işlemin yürütmesinin durdurulması istenebilecektir.
TAM YARGI DAVASINDA GÖREVLİ VE YETKİLİ MAHKEME
Bu dava türünde genel görevli mahkeme idare mahkemeleridir ancak bazı davalar ilk derece mahkemesi olarak Danıştay’da da görülebilir.
➢ İdari sözleşmeden kaynaklanan tam yargı davaları dava konusu sözleşmeyi gerçekleştiren merciin bulunduğu yerdeki idare mahkemesinde görülür.
➢ Zarara neden olan idari uyuşmazlığı çözümlemeye yetkili idare mahkemesi; eğer zarar idarenin herhangi bir eylemiyle doğmuşsa, hizmetin görüldüğü yerdeki idare mahkemesidir.
Bunun dışında kalan durumlarda yetkili mahkeme davacının ikametgahı yer mahkemesidir.
Bu yazı bilgilendirme amaçlı olup, hukuki tavsiye veya hukuki mütalaa niteliğinde değildir. Bir dava açmadan önce Bekenbey Legal Hukuk Bürosu avukatlarından hukuki yardım almanız hak kaybı yaşamamanız için önemli ve gereklidir
Comments