İcra ve İflas Kanunu’nun 67. maddesinde düzenlenen itirazın iptali, genel haciz yoluyla yapılan icra takibine borçlunun itirazı halinde icra takibi durur ve alacaklı tarafından takibin devamının sağlanması için açılması gereken dava türüne itirazın iptali davası denilir.
İtirazın iptali davası, takip talebinde bulunan alacaklı tarafından takip talebinde gösterilen borçlu aleyhine açılır. Takip konusu ise takip talebinde belirtilen alacağın itiraza uğrayan kısmıdır. Takibe konu edilmeyen alacak yönünden itirazın iptali davası açılamaz.
Borcun bir kısmına veya tamamına itiraz halinde itirazın iptali davası açılabileceği gibi imzaya itiraz ile faize itiraz edilmesi durumunda da açılabilir.
Borçlu ödeme emrine itiraz etmemiş ya da itiraz geçerli değilse itirazın iptali davası açılamaz, açılan dava hukuki yarar yokluğundan reddedilir.
Süresinde itirazın iptali ya da kaldırılması yoluna başvurmayan alacaklı aynı alacak için yeni bir ilamsız takip yapamaz.
İtirazın iptali davalarında alacaklı takip konusu alacağın varlığını ispat etmelidir. Ancak borçlunun itirazındaki beyana göre ispat yükü yer değiştirebilir. Borçlu itirazında borcun varlığını kabul edip, ödediğini iddia ediyorsa bunu ispat etmelidir.
Borçlu, itirazın iptali davasına vereceği cevapta ödeme emrine itirazında belirtmiş olduğu itiraz sebepleri ile bağlı değildir, her türlü itirazını bu davada ileri sürebilir. Mahkeme burada genel hükümlere göre inceleme yaparak davalının borçlu olup olmadığını araştıracaktır.
+Yargıtay 19. HD., 2014/371 E., 2014/3593 K. ‘…İtirazın iptali davaları icra takibine sıkı sıkıya bağlı davalardır. Davanın temelini oluşturan icra takibinin dayanağı olarak bir adet fatura gösterilmiştir. Bu faturanın davalı defterinde kayıtlı olduğu dosya içeriğinden anlaşılmaktadır. Bu durumda mahkemece uyuşmazlığın davanın dayanağı olan bu fatura ile sınırlı olarak çözümlenmesi ve davalının kendi defterine kaydetmiş olduğu bu fatura bedelini ödediğini kanıtlaması gerekirken mahkemece takip ve dava konusu edilmediği halde tüm cari hesap ilişkisi incelenmek suretiyle yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir…’
İTİRAZIN İPTALİ DAVASI AÇMA ŞARTLARI NELERDİR?
Öncelikle davacının bu davayı açmasında güncel hukuki yararının bulunması ve davanın daha önce kesin hükümle çözülmemiş olması gerekir. Bu hukuki yararın davanın açıldığı sırada bulunması dava şartıdır. Örneğin, itiraz halinde takibin durmadığı ya da süresi dolduktan sonra yapılan itiraz hallerinde takibin durmayacağı sabit olup alacaklının bu durumda itirazın iptali davası açmakta hukuki yararı yoktur zira alacaklı takibine devam edebilecektir.
+Yargıtay 19. HD., 2016/8770 E., 2016/15665 K. ‘…Birleşen dava yönünden; birleşen davanın temelini oluşturan icra takibinde davalı …’e ödeme emri 21/05/2013 tarihinde tebliğ edilmiş olup, adı geçen tarafından 25/07/2013 tarihinde takibe itiraz edilmiştir. Görüldüğü gibi itiraz 7 günlük itiraz süresi geçtikten sonra yapılmış olduğundan takip bu kişi yönünden kesinleşmiştir. Nitekim İcra Dairesince de itirazın reddine karar verilmiştir. Kesinleşen takibe karşı itirazın iptali davası açılamaz. Zira böyle bir durumda alacaklının hukuki yararı bulunmamaktadır. Hukuki yarar 6100 sayılı HMK’nın 114. maddesindeki dava şartları arasında sayılmış olup aynı kanunun 115. maddesine göre mahkeme dava şartlarını yargılamanın her aşamasında gözetmek zorundadır. Bu itibarla birleşen davanın dava şartı yokluğundan usulden reddi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir…’
+Yargıtay 13. HD., 2012/25379 E., 2013/1812 K. ‘…Davacı banka, bu itirazın iptali davasını açarken asıl alacak miktarına da itiraz edilmiş gibi asıl alacak ve işlemiş faiz toplamı üzerinden harç yatırmıştır. Davalı sadece faize itiraz etmiştir. Dolayısıyla davacının asıl alacak yönünden dava açmakta hukuki yararı bulunmamaktadır. Asıl alacak yönünden hukuki yarar yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken ve sadece faiz yönünden hüküm kurulması gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir…’
İtirazın iptali davası açılabilmesi için genel haciz yoluyla yetkili icra dairesinde geçerli bir takibin yapılmış olması şarttır. Borçlu tarafından yetkiye de itiraz edilmiş ise yetkili icra dairesinde borçluya ödeme emrinin tebliğ edilmiş olması gerekir aksi halde davalı aleyhine geçerli bir ilamsız takip yapılmadığından itirazın iptali davası açılamaz.
+Yargıtay 19. HD., 2009/5978 E., 2009/6200 K. ‘…Öncelikle icra dairesinin yetkisine yapılan itirazın incelenerek icra dairesinin yetkili olduğunun tespiti halinde işin esasına girilmek, yetkisizliğin belirlenmesi halinde ise yetkili icra dairesinde usulüne uygun bir takip yapılmadığından davanın reddine karar verilmek gerekirken, mahkemenin kendi yetkisizliğine karar vermesi doğru değildir…’
Alacaklı itirazın kaldırılması için icra mahkemesine başvuru yapmış ve itiraz kaldırılmış ise itirazın iptali davası açmakta hukuki yararı yoktur. İtirazın kaldırılması talebi reddedilen alacaklının itirazın iptali davası açmasına ise bir engel yoktur zira icra mahkemelerinde verilen kararlar kesin hüküm teşkil etmez.
+Yargıtay HGK., 2004/6-717 E., 2004/747 K. ‘…Alacaklı, borçlunun icra takibine itiraz etmesi üzerine önce Asliye Hukuk Mahkemesi’nde itirazın iptali davası açmış, daha sonra İcra Mahkemesinde itirazın kaldırılması davası açmıştır. Asliye Hukuk Mahkemesindeki davanın feragat nedeniyle reddedilmesi, itirazın kaldırılması davasının incelenmesine engel teşkil etmez. Aksi kanaat ile kesin hüküm nedeniyle davanın reddi isabetsizdir…’
Comments