Kiracının veya birlikte yaşadığı eşinin oturmaya elverişli bir konutunun bulunması halinde kiracıya karşı tahliye davası açılarak kiralananın tahliye edilmesi halidir. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 352/3 maddesi, “Kiracının veya birlikte yaşadığı eşinin aynı ilçe veya belde belediye sınırları içinde oturmaya elverişli bir konutu bulunması durumunda kiraya veren, kira sözleşmesinin kurulması sırasında bunu bilmiyorsa, sözleşmenin bitiminden başlayarak bir ay içinde sözleşmeyi dava yoluyla sona erdirebilir.” hükmünü ihtiva etmektedir.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun ilgili maddesinde de belirtildiği üzere, kiracının veya birlikte yaşadığı eşinin oturmaya elverişli konutunun bulunması halinde tahliye davası açabilme şartları şu şekilde özetlenebilir;
1) Kiracının veya birlikte yaşadığı eşinin konut vasfına sahip bir taşınmazının bulunması gerekmektedir.
Kiracı veya birlikte yaşadığı eşi, konut vasfına sahip bir taşınmazın mülkiyetine haiz olmalarının yanı sıra, mülkiyete haiz olmaksızın konut üzerinde mülkiyet hakkı veren bir üst hakka sahip olmaları da söz konusu fıkra gereğince tahliye davası açılmasını sağlayacaktır. Ancak kiracının veya eşinin konut vasfını taşımayan nitelikte kagir bir yapı veya dükkan/işyeri vasıflı bir taşınmazın mülkiyetine/mülkiyet hakkı veren bir üst hakka sahip olmaları halinde ise söz konusu fıkra gereğince kiralayan tarafından tahliye davası açılamayacaktır.
2) Konutun aynı ilçe veya belediye sınırları içerisinde yer alması gerekmektedir.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun ilgili maddesinde de görüleceği üzere, kiracının veya birlikte yaşadığı eşinin oturmaya elverişli bir konutunun bulunması tahliye sebebi olarak gösterilmiş bulunmaktadır. Ancak burada ki en önemli husus şüphesiz ki, söz konusu konutun nerede olduğudur. Yürürlükten kalkmış olan 6570 sayılı GKHK madde 7/2, şehir kavramını tercih etmiş olduğundan söz konusu hükmün kullanılması büyük şehirler bakımından kiracı açısından büyük haksızlık teşkil etmekte mağduriyete yol açılmasına sebebiyet vermekteydi. Ancak şu an hali hazırda yürürlükte olan 6098 sayılı TBK, GKHK’nın aksine şehir kavramından vazgeçerek ilçe ibaresini kanuna ekleyerek önceden yaşanmış olan mağduriyetlerinin önüne geçmek istemiştir. Bu sebeple artık söz konusu hükme dayanarak tahliye davası açılabilmesi için kiracının veya birlikte yaşadığı eşinin aynı ilçe sınırları içerisinde konutunun bulunması gerekmektedir.
3)Kiraya verenin kira sözleşmesinin akdedilmesi sırasında bu durumu bilmemesi gerekmektedir.
Kiraya veren kira sözleşmesinin akdedilmesi sırasında kiracının veya birlikte yaşadığı eşinin aynı ilçe sınırları içerisinde oturmaya elverişli bir konutlarının bulunduğunu biliyorsa ve buna rağmen kira sözleşmesini akdetmişse artık bu sebebe dayanarak kiralananın tahliyesini talep edemeyecektir. Zira bu durumun aksi hakkın kötüye kullanılması olacağından kabul edilmesi mümkün değildir. Kiraya verenin söz konusu fıkra dolayısıyla kiralananın tahliyesini talep edebilmesi için, kira sözleşmesinin akdedildiği sırada bu durumu bilmemesi ve daha sonra öğrenmesi gerekmektedir.
4) Kiraya verenin kira sözleşmesinin bitiminden itibaren 1 AY içerisinde tahliye davası açması gerekmektedir.
Kiraya veren tarafından kiracının veya birlikte yaşadığı eşinin kiralanan ile aynı ilçe sınırları içerisinde oturmaya elverişli bir konutunun bulunduğunun öğrenilmesi halinde tahliye davası açılabilmesi için kira sözleşmesinin bitmesini beklemesi gerekmektedir. Kira sözleşmesinin bitiminden itibaren 1 AY içerisinde söz konusu sebebe dayanılarak tahliye davası açılabilecektir.
Comments